Güncel

Özgür Özel'den "kent uzlaşısı" yorumu: Bu suç değil siyaset"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklu yargılanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’i ziyareti sonrasında açıklamalarda bulundu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’in Buca ilçesindeki Kırıklar Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, İZBETON A.Ş. eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya ve İBB soruşturması kapsamında tutuklanan Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan'ı ziyaret etti.

CHP Lideri Özel, yaklaşık 4 saat süren ziyaretlerin ardından açıklamalarda bulundu. Özel, Soyer ve Aslanoğlu’nun tutuklu yargılandığı ‘kooperatif’ soruşturmasını işaret ederek kooperatif modelinin yanlış olmadığını ve CHP’nin kooperatif modelini günün sorunlarına çözüm olarak gördüğünü söyledi.

“Bizi niye yargılıyorsunuz demiyoruz”

Soyer ve Aslanoğlu’nun yargılandığı davada iddianamenin kısa sürede hazırlanmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden Özel, “Öncelikle Murat Çalık’ın sağlık durumunu ayrı bir başlık olarak konuşmak lazım. Ancak cezaevi şartları, cezaevi personeli ve kendilerine davranışlar konusunda hiçbir şikayetleri yok. Hatta cezaevi yönetimi ve çalışanlarına memnuniyetlerini ifade ettiler. Tunç Soyer ve arkadaşlarının yargılandığı davalarla ilgili şu memnuniyetimizi ifade edelim. Ben İzmir İl Başkanlığının önünde iki önemli vurgu yapmıştım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi bir soruşturma yürütülürse ki onu bir düşman hukuku olarak görüyoruz. Ona göre mukabele ederiz. Ancak tutuksuz yargılamanın yapıldığı, delillerin hızla toplandığı, iddianamenin hızla yazıldığı adil bir yargılama olursa ona göre cevabımızı veririz dedik. İzmir’de kasım ayına kalan iki dava var. Bu davalarda hiç tutuklu yok. Tutuklu olanların hepsini tensiple tutuksuz yargılamaya çevirdiler iddianamenin kabulüyle beraber. Ben buna ne söyleyeceğim? Bizi niye yargılıyorsunuz demiyoruz. Hiçbir arkadaşımız da demiyor. ‘O davalarda tutuksuz yargılanıyoruz. Kendimizi, masumiyetimizi, suçsuzluğumuzu orada ifade edeceğiz’ diyor arkadaşlarımız. Biz de o davaları dikkatle takip edeceğiz. Ama kasım ayına kadar tutukluluk olsaydı burada isyan ederdik. Eylül ayında görülecek dosyada tutuklularımız var. O dosyanın da 19 Eylül’de görülecek olması bizim açımızdan büyük bir memnuniyet. O gün mahkemeyle birlikte arkadaşlarımızın o dosyadan da tutuksuz kalmasını bekliyoruz” dedi.

“Umutsuzluğu umuda dönüştüren formüldür kooperatifçilik”

Soyer ve Aslanoğlu’nun tutuklu yargılandığı kooperatif soruşturmasına ayrı pencere açan CHP Lideri Özel, şunları söyledi:

“O dosyayla ilgili... O dosyanın üzerinde AKP ilk günlerde kooperatifler üzerinde tepiniyordu. Şimdi bir şey demiyorlar. Niye? Çünkü yaşanacak gelişmelerin onları mahcup edeceğinin, altında kalacaklarını biliyorlar. Kooperatifçilik bir suç değil. Kooperatifçilik hele ki inşaat maliyetleri bu noktaya geldiğinde artık bir infaz koruma memuru, büyükşehir çalışanı ya da ortalama geliri olan bir vatandaş... Bugün 86 bin liranın altındaki her gelir yoksulluktur. Bin yıl çalışsalar ev sahibi olamazlar. Bin yıl çalışsa ev sahibi olamayacakların umutsuzluğunu umuda dönüştüren formüldür kooperatifçilik. Elbette ki inşaat maliyetlerindeki 10 katlık bir artış, İzmir’deki kooperatiflerin ilerlemesini yavaşlatmıştır. Yaşanan bazı aksilikler ve hatalar bu işte ilerlemenin durmasını ve bir paniği yaratmış. Denizcilikte de bu işlerde temel kural şudur: Gemiyi rüzgar ya da dalga batırmaz. Gemiyi panik batırır. Şu anda CHP Genel Merkezi olarak İzmir’deki kooperatifçilik meselesini bir hata ya da suç olarak değil, doğru bir iş olarak, yaşanan süreci de bir talihsizlik olarak yorumluyoruz. Kooperatiflerle ilgili hem genel merkezimizden görevlendirilen heyetimiz hem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız, yöneticiler, eski yöneticilerimizin yaklaşımıyla uyumlu bir şekilde kooperatiflerle görüşüyoruz, oraya bir çözüm üretiyoruz. Bu çözümü üretme irademiz var. Bu, ayın 19’unda mahkeme dosyasına da resmen girecek. Nasıl iyi niyetli görüşmelerin yapıldığı ve bu işin iyi gittiği.

“Arkadaşlarımızın bu dosyadan tutuksuz yargılanacaklarına inanıyoruz”

Ayrıca İzmir’de karşımızda 5-6 bin tane mağdur yaratacak halimiz yok. Bize her daim sahip çıkmış, bizim de her daim sahip çıkacağımız bu kentte böyle bir mağduriyet yaratacağımız yok. Bunun üzerinde de en doğru formülllerle ilerleyeceğiz. Dolandırıcılık falan diyorlardı. Allahtan iddianamede kimsenin maddi bir çıkar beklemek ya da kişisel bir şey yapmakla ilgili durumlarının olmadığı var. Bundan sonrası... Kimse dolandırılmadı, kimse dolandırmadı. Kooperatifler yürümek suretiyle de zaten iddia edilen suçun konusuz kalacağı ortadadır. Bu badireyi atlattıktan sonra herkes şunu bilsin ki CHP, kooperatifçilik modelini, bugünün sorunlarına çözüm üretecek doğru bir model olarak zaten görüyor. Bu konuda da söyleyecek sözümüz... Bu başarısızlık değil. Buradan önce bir başarı sonra da doğru bir model üreteceğimizi de herkes görecek. Çünkü bu şartlar altında, bu inşaat maliyetleri ve bu kadar vahşi kent rantlarının birileri tarafından yenildiği bir süreçte, kentin varsa rantının doğru yöntemle vatandaşla paylaşılması gerekiyor. Bu konuda örnek bir modeli geliştirdiğimizi ve geliştireceğimizi herkes görecek. Ben 19’unda arkadaşlarımızın davalarını da takip edeceğim. O günden sonra da arkadaşlarımızın bu dosyadan da tutuksuz yargılanacaklarına inanıyoruz. Zaten kooperatif suçundan kim yargılanıp ceza almış.. İnsan dolandırıcılık yapacak olsa kooperatif kurmaz, başka işler yapar. Kooperatifçilik bir iyi niyetin ve bir soruna iyi niyetli çözüm üretmenin çabasıydı.”

“Birileri orayı kriminalize ediyordu”

Kent uzlaşısı tutuklulukları konusunda ‘yeni çözüm sürecini’ hatırlatan Özel, “Mehmet Ali Çalışkan... Bugünün şartlarında burada bir dakika durmaması gereken bir arkadaşımız. Kendisi halen daha iddianame bekliyor. Kent uzlaşısı meselesi üzerinden getirilen şaiya... ‘Siz DEM’lilerden, Kürtlerden oy alsın diye onları yönetime dahil ettiniz. Seçim sonucuna etki ettiniz.’ denildi. Yaptığımız tam olarak bu ama bu suç değil, siyaset ve doğru bir şey. Biz, Kürtlerin bu şehirlerde oyu varsa sözünün ve temsilinin de olması gerektiğini düşündük diye bunu yaptık. Birileri ‘DEM’lenme’ diye bunu kriminalize ediyordu. Gelinen noktada Sayın Bahçeli’nin 1 Ekim günü DEM Parti’ye elini uzatmasıyla, İmralı uzlaşısıyla, bundan sonra yürüyen süreçle birlikte CHP’nin yaptığının bir suç değil, olsa olsa çok demokratik bir temaülün başlangıcını ve çok önemli bir iş yaptığını göreceksiniz. Siyasi hayatımın hiçbir gününde, bir siyasi partiyi ve ona oy verenleri şeytanlaştırmadım. Kent uzlaşısı denilen mesele, kente karşı suç işlemeyecek, oy verebileceklerimiz varsa oy verebilrii’ diyorlardı Bunun adı kent uzlaşısıydı. İzmir, İstanbul, Türkiye ittifakı lafının, sözünün, eyleminin fikir sahibi ve uygulayıcısıyım. Bu sadece Kürtlerle yapılırsa ‘kent uzlaşısı’ olur. Ama AK Partililerle, ülkücülerle, onlardan oy alabilecek, onları temsil edebilecek, onların sözünü meclise taşıyabilecek, AK Parti’den ümidini kesmiş muhafazakarla, milliyetçilerle, ülkücülerle de bilirlikte olduk listelerimizde. Onun adı kent uzlaşısı değil, İzmir ittifakı, Şişli İttifakı, Türkiye ittifakı oldu. O ittifakı da hayatımın hiçbir gününde hatalı olarak görmedim. Bütün sorumluluğu aldığımı söylediğimde birileri orayı kriminalize ediyordu. Şimdi... Bu sorumluluk ve tutarlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.

“Ne diyeceğiz biz annesine!”

Murat Çalık’ın sağlık nedenleri nedeniyle tahliye edilmesi gerektiğini aksi halde geri dönülemez sonuçlar doğurma riski olduğunu da hatırlatan CHP Lideri Özel, şunları söyledi:

“Mehmet Murat Çalık... Onun annesine ve kendisine acırım. Yoksa bu sürecin AK Partiye nasıl zarar verdiğimi, yürekleri nasıl sızlattığını hep birlikte gördük. Bu süreçte bir yetkin hastanenin kararını hiçe sayıp bir başka hastaneye talimat veir gibi davranılması, bizim iyi niyetimize rapmen o hastanede yapılması tahhüt edilen işlerin yapılmak yerine raporun belli değerleri ve belli günlerden sonra belli değerlere alınıp yollanması... Mehmet Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz. Murat Çalık, bir hükümlü değildir. Hükümlüye uygulananlar uygulanıyor. Oysa ki suçu ispata ve yargılamaya muhtaç. İddianeme çıktığında herkes görecek. Geçmişte yargılanıp beraat ettiği işlerden sırf ‘Ekrem İmamğlu’nun en yakını budur’ deyip onun üzerinden ve Beylikdüzü Belediye Başkanı olması üzerinden algı yaratmak için olmadık bir dosyadan yargılanıyor. Beraat edeceği kesin. Ama bu sırada hastalığı nüksederse ne olacağının cevabını kim verebilir? İki cinayet işleyen birisi hastalığı nüksetmeden bırakılmayabilir. Ama suç işlediği bile şüpheli olan birinin, verileri kötüye gidiyorsa, bir doktor raporu ‘nüks riski var’ diyorsa, diğeri de ‘bir hareketlilik var kontrol altında tutalım’ diyorsa sen bu kişiyi en hapsinde tutsan ne olur? Sen bu kişiye adli kontrol versen de doktora gidip beslenmesini yapsa ne olur? Yarın öbür gün ‘Nüksetmiş hastalığı kanser olmuş’ deyince neyin ne kıymeti kalacak? Ne diyeceğiz biz annesine! Tutukluluğun çok istisnai bir tedbir olduğu yerde bir sürü başka tedbir de varken bir kişinin bu kadar boşu boşuna ve riskli bir durumda cezaevinde tutulmasını asla kabul etmiyoruz. Ayrıca 1.hastane raporu bu kadar netken 2.’sini siyasi talimatla Şehir Hastanesi’ne yollayıp bizim bütün iyi niyetimize ve çabamıza rağmen başımıza bunların getirilmesini kabul etmiyoruz. Ben hayatımın hiçbir döneminde ne bir sağlık çalışanını hedef gösterdim ne bir şey yaptım. Ama herkes elini vicdanına koysun. Bu aileye, bu hastaya ne taahhüt edildi sonra da ne yapıldı, nasıl bırakılıp kaçıldı bunu da görüyoruz. Bunu da vicdanımızın bir kenarına not ettik. Bundan sonraki süreci hep beraber takip edeceğiz.”