İnsansız hava araçları ANKA ve AKSUNGUR, taarruz helikopteri ATAK, genel maksat helikopteri GÖKBEY, temel eğitim ve hafif kara saldırı uçağı HÜRKUŞ, ileri seviye jet eğitim uçağı HÜRJET ve milli muharip uçak KAAN gibi projelerin geliştirilip üretildiği TUSAŞ'a, 23 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen terör saldırısının üzerinden 1 yıl geçti. 16 bin kişinin çalıştığı TUSAŞ merkez yerleşkesinde vardiya değişimi sırasında düzenlenen saldırıda makine mühendisi Zahide Güçlü Ekici (36), kalite kontrol görevlisi Cengiz Coşkun (49), teknisyen Hasan Hüseyin Canbaz (28), güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan (40) ve taksi şoförü Murat Arslan (44) şehit oldu, 22 kişi ise yaralandı.
'ÇIKINCA ÇİÇEĞİ BEN ALIRIM DEDİ'
TUSAŞ yerleşkesinde saldırının 1'inci yıl dönümü öncesi şehitler için anıt yaptırıldı. Şehit olan TUSAŞ çalışanlarının yakınları, aradan geçen 1 yıl sonra DHA'ya konuşarak, duygularını anlattı. Makine mühendisi Zahide Güçlü Ekici'nin eşi makine mühendisi Yalçın Ekici, Balıkesir Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde öğrenciyken 2005 yılında tanışıp, okuldan sonra evlendiklerini, bir kızları olduğunu söyledi. Yalçın Ekici, saldırının evliliklerinin 14'üncü yıl dönümünde gerçekleştiğini anlatarak, "Evlilik yıl dönümleri gibi şeyleri Zahide çok önemsemez normalde. Ama özellikle geçtiğimiz sene ilginç bir biçimde beklentisi olduğunu düşünmüştüm. 'Bir yere çıkacak mıyız' gibi sorular sormuştu. Ben de bir yere rezervasyon yaptırmıştım. Sabah bir yerden organize edip çiçek gönderdim. Ona yemek rezervasyonumuzu söyledim. 'Ece ile gidelim, Ece'yi hayatta bırakmam' dedi. O sabah çiçeği gönderdikten sonra çiçeğin gittiğine dair bildirim gelince ona haber verdim. Toplantıdaydı, 'ben çıkınca kendim alırım' dedi. En son konuşmamız da buydu" diye konuştu.
'MELEK GİBİYDİ'
Yalçın Ekici, eşinin helikopter projelerinde çalıştığını söyleyerek, "GÖKBEY üzerinde çalışıyordu. Ana işi yurt dışından tedarik ettiğimiz parçaları yerli ve milli imkanlarla ürettirip entegre etmekti. GÖKBEY helikopterinde belli başlı çok önemli kritik ürünlerin yerleştirilmesinde Zahide'nin önemli bir payı oldu. Bu projeleri çocuk gibi heyecanlı anlatıyordu. Zahide'nin kendi başına yürüttüğü 4-5 tane özel projesi vardı. Üniversitede 62 kişilik sınıfta, 2 kız öğrenci vardı sadece; biri Zahide'ydi. Erkek egemen dünyada başarılı olan, hiç pes etmeden çalışan, çok mücadeleci biriydi. Ekip ruhuna çok değer verirdi. Kızımız Ece 6 yaşında lenfoma atlattı. Kızımızın saçları uzundu. Ece'nin hastalığını öğrenmeden kısa bir süre önce, bağışçı olarak kızımızın saçlarını kestik. O saçları bağışladık, onunla bir peruk yapılsın kanser hastalarına diye. Sonra başımıza böyle bir hastalık geldi. Tabii aile olarak çok etkilendik, çok yıprandık. Çok genç yaşta kaybettik Zahide'yi ama hayatında o kadar acıyı ve mutluluğu yaşadı ki sanki dolu dolu ve çok hızlı yaşadı gibi düşünüyorum. Kızımızın hastalığından sonra da; LÖSEV'e, KAÇUV'a sürekli yardım etti. Herkese elindekinin son kuruşuna kadar yardım eden bir insandı. Melek gibiydi" ifadelerini kullandı.
'TUSAŞ ÇOK KIYMETLİ BİZİM İÇİN'
'BİR ARKADAŞINI KURTARMIŞ'
TUSAŞ’ta kalite kontrol görevlisi şehit Cengiz Coşkun'un diş hekimi eşi Aysan Coşkun ise, eşiyle 2010 yılında tanışıp, 2 yıl sonra evlendiklerini ve bir çocukları olduğunu söyleyerek, "Cengiz, TUSAŞ'a 2010 yılının başında başlamış. İlk başta F-16 teknisyeni olarak çalışmaya başlamış. Herkesin yardımına koşan, her zaman güler yüzlü, yaşamayı çok seven biriydi. Oğlumuz Alaz'a çok düşkündü. Cengiz işini seviyordu ve işinden kaynaklı çok da titiz biriydi. Hayatı dolu dolu yaşamayı seviyordu iş haricinde. Olayın olduğu gün de iş yerinden bir arkadaşını kurtarmış, cenazede söyledi arkadaşı. Arkadaşına yere yatmasını söylemiş. O ayağından vurulmuş sadece ve ‘Cengiz abi giderken beni de kurtardı’ dedi. Her hafta, bazen haftada 2 gün mezarını ziyaret ediyorum" diye konuştu.
'YAPTIĞI İŞTEN GURUR DUYARDI'
Şehit teknisyen Hasan Hüseyin Canbaz'ın ağabeyi Ali Canbaz da kardeşinin 6 yıl TUSAŞ'ta çalıştığını anlatarak, "Hava araçlarındaki yapısal parçaların üretimi üzerinde çalışıyordu. Mesleğini oldukça seven bir kişiydi. Ülkemizin savunmasına katkıda bulunduğunun bilincinde olduğu için mesleğinden ve yaptığı işten her zaman gurur duyardı. O günden bu yana 1 yıl geçti. Bu 1 yılın her saniyesi bize 1 yıldan daha uzun geldi. Aldığımız her nefeste, attığımız her adımda, gözlerimizi her kapatıp açtığımızda aklımızın bir köşesinde Hasan vardı. Olaydan yaklaşık 3 ay önce eşinin görmüş olduğu rüya için 'benim vefatım biraz ses getirir Cano, kalabalık olur' cevabını vermişti. Biz şehitlerimizi kaybettik sanıyoruz; ama onlar sadece dokunamadığımız bir yere geçtiler ve her zaman bizim yanımızdalar. Bugün biz bu hikayede olmayan sessiz kahramanlarımızı anıyoruz" dedi.
'GURUR DUYUYORUM'
Şehit güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan’ın eşi Pınar Erdoğan ise "Kızlarımız babalarına çok düşkündü, onsuzluğa o yüzden alışamadık galiba. TUSAŞ’ta 17 yıldır çalışıyordu, son görevi güvenlik vardiya amiriydi. Bir gün sonra küçük kızımın doğum gününü kutlayacaktık. Asansöre beraber bindik işe yolladım 14.00’te, ‘seni çok seviyorum’ dedi, sarıldık gitti. Biz her gün öyle ayrılırdık. Atakan çok gözü karaydı. Biz yanında olsak bile, kızım kucağında olsa bile bırakır o çatışmaya giderdi o yüzden keşkem yok, gurur duyuyorum kocamla, tabii kızlarım da babalarıyla gurur duyuyor. Acımızın tarifi yok ama bu gururun da tarifi yok" dedi.