CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Ak Toroslar çetesinin irtibat içinde olduğu bir avukat arkadaş, İBB soruşturmasında tutuklu iş insanı Murat Kapki’ye gider. Bu kişiye, bugün kuruluşunu kutladığımız AK Parti’nin MKYK üyeliği dahil, çok sayıda görev yapmış Mücahit Birinci denen arkadaş gider. Bu arkadaş, Murat Kapki ile konuşur ve 31 Temmuz 2025 günü Murat Kapki’ye birazdan hepinizin tanık olacağı 1,5 sayfalık bir ifade tutanağını önüne koyup ‘Bunu imzalayacaksın, üstüne de 2 milyon dolar vereceksin, buradan tıpış tıpış çıkış gideceksin’... Olmayan bir buluşmayı olmuş gibi söylemesini, çeşitli kişilerin isimlerini geçirmesini, çeşitli olaylarla bunları ilişkilendirmesini isteyip, hatta ‘ben kimseye iftira atmam’ deyince ‘baktım CHP iyiye gidiyor, o gün mahkemede ben bunu kendimi kurtarmak için söyledim der, CHP yanlısı bir ifade verir, CHP’nin gazabından kendini kurtarırsın' dedi" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, şöyle konuştu:
“Şimdi geldik AK Parti’nin doğum günü hediyesine. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi’nin -bu meseleden hızla sıyrılma yolları var ama nerede o cesareti gösterecekler- bu ‘Ak Toroslar’ çetesinin irtibat içinde olduğu bir avukat arkadaş, İBB soruşturmasında tutuklu iş insanı Murat Kapki’ye gider. Murat Kapki, İBB AKP’deyken de çok iş yapan, çeşitli kamu kurumlarına da iş yapan çok büyük bir şirketin sahiplerinden biridir. Defalarca itirafçılığa zorlanmış, etkin pişmanlık ifadeleri de vermiş ama kendisinden istenen ifade verilmediği için, gerçek dışı beyan vermediği için içeride tutulan birisidir.
Bu kişiye, bugün kuruluşunu kutladığımız AK Parti’nin MKYK üyeliği dahil, çok sayıda görev yapmış Mücahit Birinci denen arkadaş gider. Bu arkadaş, Murat Kapki ile konuşur ve 31 Temmuz 2025 günü Murat Kapki’ye birazdan hepinizin tanık olacağı bir buçuk sayfalık bir ifade tutanağını önüne koyup ‘bunu imzalayacaksın, üstüne de 2 milyon dolar vereceksin, buradan tıpış tıpış çıkış gideceksin’... Olmayan bir buluşmayı olmuş gibi söylemesini, çeşitli kişilerin isimlerini geçirmesini, çeşitli olaylarla bunları ilişkilendirmesini isteyip, hatta ‘ben kimseye iftira atmam’ deyince ‘baktım CHP iyiye gidiyor, o gün mahkemede ben bunu kendimi kurtarmak için söyledim der, CHP yanlısı bir ifade verir, CHP’nin gazabından kendini kurtarırsın’ dedi. Diyor ki ‘her gece Fuat Uğur, Cem Küçük, Nedim Şener hakkında konuşuyorlar. Sürekli ben bir de bunları söylersem nasıl olacak?’ ‘Onlar bende, merak etme hepsini halledeceğim. Ben senin medyadaki elin ayağın, teminatın olacağım’ diyebiliyor.
"Ekrem Başkan'a Murat Ongun'a dokunan bir bir ifadeyi vermesi karşılığında 2 milyon doları da verirse olacağını söylüyor"
Çağlayan'daki çetenin kontrolünde olmayan avukatları, savcıları, hakimleri baskılamak için ‘Şöyle bir ifade vereceksin’ diyerek avukat Mehmet Pehlivan'ın bütün Çağlayan'ı emrine aldığını İBB soruşturmasından tutuklu olan Ekrem Başkan'ın avukatı ‘sana söylediğini söyleyeceksin’ diyor. Ve devamında dünya kadar iddiayla -efendim öyle bir ifade ki basında da kullanılmak üzere- fevkalade riskli, gazetecilere hakaret eden, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir türlü beceremedikleri kurultayıyla ilgili bir hamle yapan, bir türlü yapamadıkları Fatih Keleş iftirasını oturtan, Ekrem Başkan'a Murat Ongun'a dokunan bir bir ifadeyi vermesi karşılığında 2 milyon doları da verirse olacağını söylüyor.
"Bir tanesi ayağıyla geleni tutukluyor, öbürü Yunan Adası'na kaçarken yakalanıyor, tutuklamıyor"
Birazdan size Murat Kapki'nin Tekirdağ 1 No'lu Cezaevi'nde Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına -İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına değil çünkü oraya başvurduğunuzda gidip evinizi basıyor, suçlanana gıdı gıdı yapıyorlar, suçlayanın canını okuyorlar- geçen sefer benden para isteyen, beni tehdit eden, beni savcıyla konuşturan dediğin avukata kaç sen bakalım - Serik’te yakalıyorlar güya Yunan adasına kaçacak- o da gidiyor telefonu bırakıyor başkasının arabasına atlayıp kaçarken eliyle koymuş gibi yakalatıyorlar. Niye? Avukat suçlu, biz peşindeyiz. Öyle olsa sen o avukatı alıp getirdiğinde, suçu da 5 yıldan 7,5 yıla kadar, hukuk fakültesinde öğrencinin yapmayacağı hatayı kendi kendine yazarak, ‘Bu cezanın kendisi tutuklama yasağındadır’ diyor. Mehmet Pehlivan tutuklu, el sallayarak geliyor biliyorsunuz adliyeye telefonla çağırıyorlar. Gülerek el sallayarak geliyor, üst sınır 4 yıl, o savcı tutukluyor onu. Buna 7,5 yıl üst sınırını, ‘tutuklama yasağına girer’ diyor. Tutuklama yasağının üstünü iki yıl. Bir tanesi ayağıyla geleni tutukluyor, öbürü Yunan adasına kaçarken yakalanıyor, tutuklamıyor. Bunun kaçma şüphesi var ayağıyla gelende ama Yunan adasına doğru giden de kaçma şüphesi yok.
Sen bununla şirket olmasan, ekip olmasan, bunu içeri koyduğunda bu ‘ne yapıyorsunuz’ diyip sizin ipliğinizi pazara çıkaracak olmasa sen buna ev hapsi verir misin? Sen onu kaçarken yakalasan tutuklamaz mısın? Türkiye'de ayağıyla giden herkesi tutuklayanlar, Yunanistan'dan kaçarken yakalandığını yazdıkları adamı nasıl tutuklamıyorlar? 2 yıl, 7,5 yıl nasıl diyorlar? 7,5 yılın altında Silivri boşalır.
"'Makyavelist düşün. Çıkmak için her şey mübahtır’ dedi'"
Talep şudur burada; diyor ki ‘şüpheli gazeteci Barış Terkoğlu'na İBB dosyasında Murat Kapki’nin avukatlığını yapıyorum şeklinde beyan vermiştir. Oysa soruşturma dosyasında müdafi sıfatıyla herhangi bir görev yapmamıştır’. Yetkiyi almış, bunu teklif etmiş, yapmam deyince görevden azledilmiş. Ama koşuyor Barış Terkoğlu'na bunu söylüyor. Niye? Biliyor ki bu yaptığı bir gün çıkınca, ‘ben onun avukatlığını yapıyordum’ diyor. Oysa ki, okuyacağım bu teklifi götürüyor. ‘Şüphelinin atılı suçu işlediğinin tespiti bakımından ilgili cezaevinde müzekkere yazılarak ziyaret kayıtları ve kamera görüntülerini’... Bir sayfa altı satır dedi ya. Bir sayfa altı satırlık Mücahit’in koyduğu kağıt burada. İşlerine gel gelince o kamera kayıtlarını böyle büyütüyorlar ya, döküm yapıyorlar ya, FETÖ dosyalarında o kamera kayıtlarından, ses kayıtlarından neler neler yaptılar ya, ‘hadi bakalım’ diyoruz.
Mücahit Birinci’nin getirdiği kağıt kamerada. ‘Ben Murat Kapki. Tekirdağ 1 No'lu Cezaevi'nde tutukluyum. 31 Temmuz 2025 tarihinde avukat Mücahit Birinci ziyaretime geldi. Kendisi bana daha önce haber yollayıp, ‘bana vekalet çıkarırsa onun işini ben hallederim’ demişti. Yanıma geldiğinde bana bir buçuk sayfalık bir ifade tutanağını önüme koydu. Bunu imzalayıp ifadede geçen tamamı yalan ve kurgu olan şeyleri söylemem halinde ‘buradan seni çıkartırım’ dedi. Ayrıca bu iş için benden 2 milyon Amerikan doları para istedi. Getirdiği ifadeyi okuduktan sonra ben kimseye bu şekilde iftira atmam dedim. ‘Kendini bana hafta teslim edeceksin. Hiçbir soru sormayacaksın. Makyavelist düşün. Çıkmak için her şey mübahtır’ dedi.’
Kendisiyle olan görüşmenin detayları ikinci sayfada. Bir, sözde ‘Murat Ongun ile bir otelde buluşmuşuz. Bu buluşmada Hüseyin Köksal, Emrah Bağdatlı, Fatih Keleş'in de olduğunu ve konunun alınan ihaleler ve kazanımları hakkında konuşmamız olduğunu söyleyecekmişim. Murat Ongun, bize bu ihaleler çok iyi oldu. Bayağı para toplayabildik. Bu paraları Ekrem İmamoğlu'nun siyasi propagandası ve CHP Genel Kurulu'nda kullanacaklarını bize söylemiş’.
CHP Genel Kurulu bizim kurultayımız için AK Parti'nin MKYK üyeliği yapmış, sarayda her kapıya girip çıkan, Çağlayan Adliyesi'nde 7. katın otomatik geçiş sistemlisi, geçen de bir başka avukat meselesinde Akın Gürlek'i savunmak için AK Parti'nin diğer kanatlarına en sert saldıran Mücahit Binici’nin ilk nefesi. Çok para topladık. Ekrem İmamoğlu'nun kampanyası ve CHP Kurultayı...
İki, ‘Murat Ongun sözde reklam ihaleleri ve diğer ihalelerden gelen paranın nasıl kullanıldığından Özgür Özel'in bizzat haberinin olduğunu, yine sözde Hüseyin Köksal'la Emrah Bağdatlı'yı anlatmış. Ben de bunu Hüseyin Köksal'dan duymuşum’.
Üç, ‘Sözde Murat Ongun ile Fatih Keleş kendi aralarında konuşuyormuş. Benim de kulağıma gelmiş. Konu Roma gezisi ve gazetecilermiş. Murat Ongun, Fatih Keleş'e ‘Bu Roma gezisi iyi oldu, hem hesaplarımızı şişirdik hem de gazetecilere nemalandırdık’ demiş. Murat Ongun, Ekrem İmamoğlu’na ‘Roma'da hesapları şişirdik ve gazetecilere para verdik. Artık hepsi bizden’ demiş. Sözde İmamoğlu da ‘iyi yaptınız -özür diliyorum arkadaşlar, bu savcının terbiyesizliğidir- zaten hepsi aç köpek, ara sıra hepsini doyurun’ demiş.’
"Ben böyle bir ifade verdiğimi kabul etmediğimi, kimseye bu şekilde iftira atmayacağımı söyledim"
Buradan iddia edip ispat edemedikleri Roma gezisini, Murat Ongun üzerinden İmamoğlu'na yakın medya örgütlenmesini ve İmamoğlu'nun ağzından gazetecilere nefret uyandıracak bir ifadeyi verdirmeye çalışıyor. ‘Sözde Murat Ongun, savcılığın bir soruşturma açtığı öğrenildiğinde, Avukat Mehmet Pehlivan o işleri çözer zaten. 'Çağlayan’ın yarısı savcı ve hakimler onun elinde' demiş. Ben de bunu duymuşum. Bana getirdiği kağıtta bunlar yazıyordu. İlk sayısı tam doluydu, ikinci sayfası beş ya da altı satırdı. Ben böyle bir ifade verdiğimi kabul etmediğimi, kimseye bu şekilde iftira atmayacağımı söyledim. O da bana ‘ben sana Makyavalist düşün diyorum' dedi.
Yarın öbür gün baktın CHP gidiyor. Sen de mahkemede ‘Ben bunları çıkmak için söyledim’ dersin. ‘Ben de zaten senin tüm medyadaki elin ayağın olacağım. Bu işi hallederiz’ dedim. Ben ona ‘Fuat Uğur, Cem Küçük ve Nedim Şener devamlı benim hakkımda yalan dolan yazılar yazıyor ve konuşuyorlar’ dedim. O da ‘Hepsi bende, sen merak etme, hepsini ben halledeceğim’ dedi. Tüm bunların üzerine kesinlikle böyle bir ifade vermeyeceğimi söyledim. Benden hem böyle bir ifade vermemi, hem de 2 milyon Amerikan doları vermeyeceğim dediğimde bana ‘Bu işler böyledir’ dedi. ‘Ben kabul etmiyorum’ dediğimde ayağa kalktı, elimi sıktı kapıya gitti. Sonra ben son olarak ‘bunları söylemezsem çıkamıyor muyum yani’ dediğimde ‘Senin tercihin bu yönde oldu’. ‘Beni dışarıya çıkarmak vaadiyle yalan ifade vermem isteyen kişi hakkında şikayetçiyim’ diyor.
"Bu buzdağının görünen yüzü değil, görünen yüzünün tepesindeki toplu iğnesi"
Güya -ben bilmem kendisinin siyasi görüşünü- AKP'li bir müteahhit dedikleri, İBB AK Parti'deyken çok yoğun çalışan, yeni dönemde de çalışan birine ‘sen bunları yapmışsındır’ diye içeri alınan birine şimdi ‘ver şu kadar parayı, bunları bunları söyle çık’ diyorlar. Bu buzdağının görünen yüzü değil, görünen yüzünün tepesindeki toplu iğnesinden bahsediyorum. Biri burada, biri burada, ikisi yolda. Devlet bir güvence verecek. Bu savcıları görevden alacak. En güvendiği ama gerçekten partili değil, Ekrem Başkan'a saldırı odaklı değil, adalet odaklı bir savcı başsavcılar görevlendirecek. Pause'a basacağız. O savcılar bu ifade verenlerin hepsine bir tür ifade verecek. Diyecek ki ‘doğruyu anlat devletin güvencesi altındasın’. İçeriden çıkanların tamamının -bakın nasıl duymuştum falan filan iftiralarla- önemli bir kısmının önemli paraları bu avukatlara filanca yerlerde verdikleri -2 milyon dolar, 4 milyon dolar- bunların hepsi Türkiye'nin en zengin bakanlıklarla da çalışan, Teknofest'i yapan adam. ‘Türkiye Yüzyılı’nın bilmem nesi. Türkiye'deki bütün ihalelere giren beş asfalt firması var o güçte. O firmalar, beton firmaları. Bunlar her yerle çalışıyorlar. Çok güçlüler. AK Parti döneminin getirdiği işi dışarı yaptırma geleneğinin güçlendirdiği büyük sermaye. Dışarı çıkanlardan at iftira kurtul, at iftira kurtul. Parası olandan parayı ver öyle kurtul.
"Yakında savcı seni alacak"
Bir de işin görünmeyen başka buzdağı var. O tamamen suyun altına gömülü, Allah'ın izniyle onu da çıkaracağız. Bu iş sana geliyor. Yakında savcı seni alacak. Geçmişte İBB'den ya da CHP'li 26 belediyeden birinden, Türkiye'deki CHP'li 400 belediyeden birinden iş almışsın, aynı bunlar gibi olacaksın, savcı yakının ‘bu işi sulh içinde halledelim’ diyor. Arada telefon konuşmaları... ‘Avukat arkadaş iyidir. Sizi de tanıyor. Size kefil. Biz de namusunuza inandık. Sizi meşgul etmeyeceğiz. Dediği gibi olsun’cular.
Bu kulak şunu duydu: Savcı alıyor telefonu ve diyor ki ‘Düğün ne oldu?' ‘İptal ettik.’ ‘Ne gerek var, yapılır düğün. Almanya'dan düğün için size para gelmedi mi?’ ‘Yok ağabey, bizim parayla pulla işimiz olmaz.’ Cevabın temizliğine bak. Şeytanın gizli ifadesi var. Düğünde para lazım. Para gelirse düğün olur. Baba içeride diye düğün iptal ediliyor ya. Saf çocuk. Öbürü diyor ki ‘Yok yok düğün dediğin parayla olur.’ Böyle bir kötülükle iç içeyiz.
Şu kişi Türkiye'nin en zengin işadamlarından birisi. Belli ki bu iftiraları attığında yarın öbür gün gerçekten hukuk hayata geçtiğinde başına neler gelebileceğini ya da başını yastığa koyduğunda, ömründe haberi yok. Roma gezisinden, CHP'nin kurultayından Mücahit Birinci gibi bir adam dört tane özel görevi almış, AK Parti adına siyasi operasyon yapıyor Tekirdağ'da. Çünkü bunu yaparsa yarın yazmayacak mısın Sabah gazetesi, Yeni Şafak... A Haber ekranı bölüp de koymayacak mısın ‘CHP Kurultayı’na verilen paralar Murat Kapki’nin ifadesinde çıktı’ diye. Adam ‘iftira’ diyor. Aylardır bunlara uğraşıyorsunuz. Çok net söylüyroum; dünya kadar şirkete ‘sana da geliriz’ diye çöküyorlar. Dünya kadar şirketi aldılar, adamın 60 yıllık şirketine el koydular. 60 yıllık şirkette adamın dedesinin, babasının emeği var. ‘Ver 2 milyon dolar, çık dışarı, şirketi geri al.’ Bunun borsasını kurdular.”