Güncel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Uçak almak, muhalefetin sandığı gibi bakkaldan süt almaya benzemez

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu ile Boeing alımı üzerinden Trump’la randevu pazarlığı yaptığını iddia etmişti. Cumhurbaşkanlığı'nda Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada Erdoğan, "Uçak almak, muhalefetin sandığı gibi bakkaldan süt almaya benzemez. Ortada ana muhalefetin saçmalıklarından öte Türk havacılığını daha da güçlendirmeyi amaçlayan uzun vadeli bir vizyon bulunuyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu ile Boeing alımı üzerinden Trump’la randevu pazarlığı yaptığını iddia etmişti. Cumhurbaşkanlığı'nda Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamadaErdoğan, "Uçak almak, muhalefetin sandığı gibi bakkaldan süt almaya benzemez. Ortada ana muhalefetin saçmalıklarından öte Türk havacılığını daha da güçlendirmeyi amaçlayan uzun vadeli bir vizyon bulunuyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'nda Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, konuşmasının başında, hayatını kaybeden şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler’e rahmet, ailesine baş sağlığı diledi. Erdoğan, “Üç haftalık aradan sonra yaptığımız Kabine Toplantısı’nda gündemimizde yine iç ve dış politikaya dair kritik konular vardı” dedi ve üç haftanın özetine ilişkin şunları söyledi:

“5 Eylül’de Katar'a saldıran İsrail karşısında ortak tavır almanın önemine işaret ettik”

“5 Eylül'de Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’ne katıldık. Orada, Filistin'in yanı sıra Lübnan, Yemen, İran, Suriye ve son olarak Katar'a saldıran İsrail karşısında ortak tavır almanın önemine işaret ettik. Ziyaretimiz dostumuz, kardeşimiz ve müttefikimiz Katar'la dayanışmamızı göstermek açısından da manidardı. 17 Eylül'de ise Dışişleri Bakanlığımızın yeni yerleşkesinin temellerini attık. 2 yıl içinde tamamlanması planlanan projeyle hariciye teşkilatı 334 bin 500 metrekare kapalı alana sahip modern işlevsel ve çevre dostu bir yerleşkeye kavuşturacağız.

18 Eylül'de şehit yakınlarımız, gazilerimiz ve gazi yakınlarımızın kamu kurumlarına yerleştirilmesi kura törenini icra ettik. Çektiğimiz kuralar, 630 kardeşimizin daha kamuya atamasını yaptık. Böylece kamu kurumlarımızda istihdam ettiğimiz şehit yakını, gazi ve gazi yakını sayımız 51 bin 1947'ye yükseldi. Yeni atamalarımızın bir kez daha hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.

19 Eylül'de Türkiye Kooperatifler Buluşması'nda 2025-2029 Türkiye Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı'nın tanıtımını yaptık. Buluşmada kooperatiflerimiz için yeni müjdelerimizi paylaştık. Geçtiğimiz yıl kooperatiflerimizin yararlanabileceği destek kalemlerinde iki kat artış yapmıştık. Bu yıl destek tutarını 2,5 katına çıkardık. Aynı şekilde makine, ekipman ve demirbaş alım desteğini 400 bin liradan bir milyon liraya sergi ve fuar katılım desteklerini 60bin liradan 150 bin liraya yükselttik. Nitelikli personel istihdamı desteğini ise bir kişi için yıllık 204 bin liradan 266 bin liraya, iki kişi için 408 bin liradan 532 bin 800 liraya çıkardık. Bunların da hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.”

“Bu dönemki İŞKUR Gençlik Programımızın kontenjanını 150 bine çıkarmayı kararlaştırdık”

Erdoğan ayrıca, şunları söyledi:

“Milli teknoloji hamlesinin en büyük sahnesi Teknofest'in 13’üncüsü, 17-21 Eylül tarihleri arasında İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlendi. 19 Eylül Cuma günü Teknofest 2025'i ziyaret ederek gençlerimizin coşkusuna ortak olduk. Eser fikirleriyle, projeleriyle Türkiye'nin istikbal yürüyüşüne eşlik eden genç arkadaşlarımın tamamını ayrı ayrı tebrik ediyorum. Biz de bu gençliğin hayallerine ulaşmasını kolaylaştırmak için üzerimize ne düşüyorsa ziyadesiyle yapıyoruz ve yapacağız. Örneğin bu yıl başında, üniversite öğrencilerine yönelik geliştirilen İŞKUR Gençlik Programımızdan geçen dönem 100 bin öğrencimiz faydalandı. Bu dönemki kontenjanımızı yine 100 bin olarak ilan etmiştik.

Ancak gençlerimizin programa yoğun teveccühü dolayısıyla bugünkü Kabine Toplantı’mızda kontenjanı 150 bine çıkarmayı kararlaştırdık. İnşallah 2028 yılı sonuna kadar toplam bir milyon öğrenci, İŞKUR Gençlik programından faydalandırmayı hedefliyoruz. Üniversiteli gençlerimize hayırlı uğurlu olsun diyorum. Aziz milletimizin özellikle bu konudaki hassasiyetine inanıyorum.”

“İsrail’in engelleme çabalarına rağmen 80’inci Genel Kurulu’na ‘Filistin davası ‘damgasını vurmuştur”

Erdoğan, geçen hafta ABD’nin New York kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler’in (BM) 80’inci Genel Kurulu ve hitabına ilişkin konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu sene güçlü bir heyetle iştirak ettiğimiz Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu görüşmelerini her açıdan en verimli şekilde değerlendirdik. Türk-Amerikan toplumunun öncü isimlerinden Amerikan iş çevrelerine, düşünce kuruluşlarından uluslararası yatırımcılara kadar pek çok kesimle bir araya geldik. Bu toplantılarda özellikle Türkiye'nin sunduğu yatırım ve ticaret fırsatlarını misafirlerimize anlattık. Birleşmiş Milletler'in tam karşısındaki Türk evimiz, diplomasinin kalbinin attığı bir merkez olarak yine göz doldurdu.

Bir diğer dikkat çekici husus şudur: İsrail’in engelleme çabalarına rağmen 80’inci Genel Kurulu’na ‘Filistin davası ‘damgasını vurmuştur. 22 Eylül Pazartesi günü, Fransa ve Suudi Arabistan eş başkanlığında düzenlenen iki devletli çözüm konferansına ilgi oldukça yoğundu. Konferansa katılarak ülkemizin duruşunu çok net biçimde kayda geçirdik. Ertesi gün başbakanlık dönemim dahil 13’üncü defa Genel Kurula’ hitap ettim. Hitabımızda, Gazze'de yaşanan ve artık soykırım boyutunu aşıp toplu kıyıma evrilen vahşete vurgu yaptık. Gazzeli kardeşlerimizin 23 aydır kesintisiz maruz kaldığı zulmü rakamlarla, fotoğraflarla ortaya koyduk. Uluslararası toplumu, İsrail'in Filistin halkına uyguladığı barbarlıklara karşı harekete geçmeye çağırdık.

“Kıbrıs Türkü'nün haklı davasını bir kez daha çok güçlü biçimde savunduk”

Gazze'deki katliamın yanı sıra Afrika'dan Asya'ya, Balkanlar'dan Latin Amerika'ya, Türkiye'nin dış politikasında özel yer tutan bölgelere yönelik mesajlar verdik. Kıbrıs Türkü'nün haklı davasını bir kez daha çok güçlü biçimde savunduk. Adada, iki ayrı devlet ve iki ayrı halk olduğu gerçeğinden hareketle ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıma’ çağrımızı tekrarladık. Küresel bir harekete dönüşen sıfır atık projemiz ile aile kurumuna yönelik saldırıları yine insanlığın gündemine taşıdık. Hitabımız, Türkiye'nin 360 derecelik bakış açısıyla yürüttüğü doğuya ve batıya aynı anda bakan, çift başlı Selçuklu kartalından ilhamını alan dış politikasının adeta özü, özeti, çerçevesi niteliğindeydi.

Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın ve bölge liderlerinin katıldığı Gazze konulu toplantı ise son derece verimli geçti. Toplantıda, ‘Gazze'de akan kanı durdurmak için neler yapabiliriz’ liderler olarak bunu masaya yatırdık. İklim Zirvesi’nde ‘2053 net sıfır emisyon’ hedefimiz doğrultusunda devreye aldığımız uygulama ve reformlardan bahsettik.”

“Bir avuç ülke dışında hemen hiç kimse, İsrail'le ve Netanyahu’yla yan yana gelmek istemiyor”

Genel Kurul marjında ayrıca, aralarında Suriye, Libya, Kuveyt, Endonezya, Fransa, Kanada ve Vietnam'ın da olduğu birçok ülkenin liderleriyle ikili görüşmelerin olduğunu hatırlatan ve çok sayıda ülkenin Filistin Devleti’ni tanımasına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Avrupa Birliği Komisyon Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de yine görüştüğümüz isimlerdendi. Gerek ikili görüşmelerimizde gerekse bu toplantılarda şuna bir kez daha şahitlik ettik: Yolsuzluk soruşturmalarından dolayı iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun sırf koltuğunu korumak uğruna bölgeyi hatta dünyayı ateşe süreklediğini artık hemen herkes kabul ediyor. Ortada, bir devlet aklının değil kandan ve kaostan beslenen bir katliam kadrosunun olduğu çok net görülüyor. Bir avuç ülke dışında hemen hiç kimse, İsrail'le ve Netanyahu’yla yan yana gelmek, fotoğraf vermek istemiyor. 80’inci Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bunun bir nevi turnasolu oldu.

“Filistin’i tanıma, ilk adım olarak elbette takdire şayandır”

Genel Kurul'da Birleşik Krallık ve Fransa'nın içinde yer aldığı 10 batılı ülke, ‘Filistin'i tanıdıklarını’ açıkladı. Her ne kadar gecikmiş de olsa Güvenlik Konseyi’nin beş üyesi iki ülkenin, Filistin Devleti'ni tanıması fevkalade önemlidir. Filistin'i tanıyan ülke sayısının 158'e ulaşmasından bu mücadelenin adeta öncülüğünü üstlenen bir ülke olarak büyük memnuniyet duyuyoruz.

Tanıma, ilk adım olarak elbette takdire şayandır. Bundan sonra yapılması gereken ise tanımanın hakkını vermektir. Bunun yolu da 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin vücut bulması için çaba harcamaktan geçiyor. Diğer türlü atılan adım, eksik kalacaktır. İsrail'in tüm gayreti de zaten bunun içindir.

Batı Şeria'yı ilhak etme ve Gazze'yi insansızlaştırma politikalarının arka planında özgür Filistin Devleti ihtimalini tamamen yok etme niyeti vardır. Bunun da maksadı büyük İsrail projesini hayata geçirmektir. Türkiye, şu an her iki projenin de karşısındaki en büyük engellerden biridir. Ülkemizin ve şahsımızın son dönemde hedefe konulmasının esas sebebi, kararlı duruşumuzu çok net ortaya koymamızdır.”

“Batılı patronlarına ‘Sizin çıkarınızı en iyi biz koruruz’ diye yalvaran olmadık”

İktidarın dış politika uygulamalarını eleştiren CHP’ye de tepki gösteren Erdoğan, şu ifadeleri kullanır:

“Ne küresel siyonist lobinin baskılarına eyvallah ediyoruz ne de onların içimizde tetikçilerinin karalama kampanyalarına boyun eğiyoruz. Topraklarını, özgürlüklerini ve onurlarını savunan Filistin halkının yanında dimdik duruyoruz. Türkiye'nin bugün özgürlük için, adalet için mücadele eden mazlumların yanında olduğunu dost düşman herkes çok iyi bilmektedir. Bunu bilmeyen bilse bile kabullenemeyen bir tek ana muhalefettir. Daha düne kadar Orta Doğu'ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze'nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların bize ne Gazze’den ne Suriye'den, Libya'dan, Somali'den diyen vicdansızların bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar kıymeti yoktur. Bunlar dün de gönül coğrafyamıza yabancıydı. Bugün de dünyanın ne olup bittiğinden habersizdir.

Bunlar, dün de vizyonsuzdu, ufuksuzdu, kifayetsizdi, ülkemizin başarılarını çekemiyorlardı. Bugün de haset çukurunda debelenip duruyorlar. Hükümetimizin uyguladığı vicdanlı, ilkeli, itibarlı, cesur ve çok boyutlu dış politikayı bir türlü kavrayamıyorlar. Böyle giderse hiç anlamayacaklar. Ne diyelim? Yazık. Gerçekten çok yazık. Muhalefetin geçirdiği histeri nöbetleri karşısında bizim tavrımız yıllardan beri hiç değişmemiştir. Biz 86 milyonun emanetini taşıyoruz. Yükümüz de vazifemiz de çok ağır. Nefesimizi boş işlerle, boş tartışmalarla, boş siyasetçilerle heba edemeyiz.
Küçük düşünen, dış politikaya sığ bakan, yolsuzluklarına destekçi bulmak için batılı patronlarına ‘Sizin çıkarınızı en iyi biz koruruz’ diye yalvaran olmadık. Varsın gözünü kin ve nefret kaplamış muhterisler idrakinde olmasın. Bize, Filistinli mazlumların duası yeter; bize, Gazzeli masumların duası yeter. Filistin halkının ve milletimizin hayır duasına mazhar olabiliyorsak onların takdirini alabiliyorsak ne mutlu bize. Gerisi boştur, lafı güzaftır.”

“Sayın Trump ve heyeti ile kapsamlı, verimli, içerikli bir görüşmemiz oldu”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Eylül Perşembe günü ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da gerçekleştirdikleri görüşmeye ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“New York'taki yoğun temaslarımızın ardından Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın davetine icabetle Washington'a bir ziyaret gerçekleştirdik. Sayın Trump ve heyeti ile kapsamlı, verimli, içerikli bir görüşmemiz oldu. İkili ticaret, yatırım, enerji, savunma sanayi konuları başta olmak üzere birçok hususu kendisiyle dostane bir ortamda ele aldık. Sayın Trump’la ilk döneminde beraber belirlediğimiz 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşmak için atılacak adımları istişare ettik. Gazze mezalimi, İsrail'in artan saldırganlığı, Rusya-Ukrayna Savaşı ve bölgemizdeki gelişmeler gündemimizin üst sırasındaydı. Suriye'deki istikrarın muhafazası ve Orta Doğu'da barış ortamının egemen kılınmasına yönelik hususları da ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik.”

“Muhalefetin Amerika ziyaretimizi kötülemeye çalışmasının tek nedeni ziyaretin fevkaladenin fevkinde başarılı geçmiş olmasıdır”

Hem gazetecilerin hem de muhalefetin ABD’ye gerçekleştirdiği geziyi “kötülemeye” çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Siyasetçisiyle, gazetecisi ile, yorumcusuyla muhalefetin tam bir cinnet halinde Amerika ziyaretimizi kötülemeye çalışmasının tek nedeni ziyaretin fevkaladenin fevkinde başarılı geçmiş olmasıdır. Onlar başka şeyler bekliyorlardı ama hevesleri kursaklarında kaldı. Hayal kırıklığına uğradılar. Şimdi bunun öfkesiyle sağa sola saldırıyorlar. Ama ne yapsalar beyhude, güneşi balçıkla kapatamazlar. Hakikatlerin üzerini yalanlarla örtemezler. Bizim temel prensibimiz, Türkiye'nin menfaatlerini her zeminde en güçlü şekilde savunmaktır.

Milletimizin kısa, orta, uzun vadeli çıkarları neyi gerektiriyorsa biz, 23 yıldır hep onu yaptık. Yarın da aynısını yapacağız. Şayet biz muhalefetin ne dediğine baksaydık, Türkiye sahip olduğu altyapı ve üst yapı yatırımlarının hiçbirine bugün sahip olamazdı. Ne Marmaray olurdu, ne İstanbul Havalimanı olurdu, ne TOGG olurdu, ne hızlı trenler olurdu, ne 785 milyar metreküplük Karadeniz gazının ne de Gabar'daki petrol rezervlerinin keşfi mümkün olurdu. Biz, dış politikadan ulaşıma, enerjiden savunma sanayine, turizmden sağlığa her hamlemizi müzmin muhalefete rağmen başardık. Bunların ülkenin ve milletin hayrına bir cümle kurması ontolojik olarak mümkün değildir. Biz de böyle bir beklenti içinde değiliz.”

“Enerji konusunda Amerika'yı da önemli bir ortak olarak görüyoruz”

“Türkiye ekonomisi büyüdükçe, yıllık enerji talebi de artmaktadır” diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Enerji sepetimizi genişletme çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bir taraftan arama ve sondaj faaliyetlerimizle kendi yeraltı kaynaklarımızı ortaya çıkarırken diğer taraftan kaynak çeşitlendirmesine gidiyoruz. Tek bir gayemiz vardır. O da Türkiye'nin artan enerji talebinin kesintisiz, sorunsuz ve güvenilir bir şekilde karşılanmasıdır. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ilk döneminde Avrupa'nın yaşadığı sıkıntılar bu politikamızın ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir. İmzaladığımız sözleşmeler, sayesinde hem sanayide çarkların dönmesini hem de vatandaşlarımızın kışı rahat geçirmesini sağladık. Diğer tedarikçi ülkeler gibi Amerika'yı da önemli bir ortak olarak görüyoruz. Doğalgaz ve nükleer enerjiye dair imzalanan mutabakat bu yönde atılmış çok stratejik bir adım olmuştur.

“Uçak almak için ihtiyacınızı belirleyecek, planlamasını yapacak… müzakereler sonunda anlaşmaya varacaksınız”

Türkiye'nin hava yolu taşımacılığında son yıllarda katettiği büyük mesafe herkesin takdirini toplamaktadır. 2002 yılında 10,4 milyon yolcuya hizmet veren Türk Hava Yolları'nın filosu Sadece 65 uçaktan uçuş ağı ise 103 destinasyondan oluşuyordu. 2024 sonu itibariyle yıllık yolcu sayısı 85 milyona ulaşırken filo büyüklüğü 470'in üzerine çıkmış. Uçuş ağı ise 350 destinasyona yükselmiştir. Böylece yolcu sayısında 8 kattan fazla, uçak sayısında 7 kata yakın, uçuş noktasında ise 3 katı aşan bir artış yaşanmıştır. Şirketimizin 2025 hedefi ise 90 milyonun üzerinde yolcu taşımaktır. Filoya 2006'da 100’üncü, 2012'de 200’üncü, 2016’da 300’üncü, 2023 yılında 400’üncü uçak katılmıştır. 500’üncü uçak da önümüzdeki aylarda filoya dahil olacaktır. Şirketimizin 100’üncü yılını kutlayacağı 2033 yılı filo hedefi ise 813 uçaktır.

Gerek Airbus'a 2023'te verilen 335 uçak siparişi, gerekse Eylül 2025'te Boeing firmasına verilen 225 uçaklık siparişi buna yönelik hazırlıklardır. Uçak almak, muhalefetin sandığı gibi bakkaldan süt almaya benzemez. İhtiyacınızı belirleyecek, planlamasını yapacak, sonra görüşecek, pazarlık edecek ve neticede uzun müzakereler sonunda anlaşmaya varacaksınız. Aynı yaklaşım özel havacılık şirketlerimiz için de geçerlidir. Yani ortada ana muhalefetin saçmalıklarından öte Türk havacılığını daha da güçlendirmeyi amaçlayan uzun vadeli bir vizyon bulunuyor”

“Tabii rüşvetsiz selam dahi almayanların bunu anlamasını beklemiyoruz”

“Tabii rüşvetsiz selam dahi almayanların bunu anlamasını beklemiyoruz” diyerek CHP’ye yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gırtlaklarına kadar yolsuzluğa batanlara tavsiyemiz akıllarının ermediği konularda büyük laf etmesinler. Bizi de lütfen kendileriyle karıştırmasınlar. Ana muhalefetin başındaki zatın görevi, önüne gelene çamur atmak değil. Şayet yüreği yetiyorsa Genel Merkezi’nin 13’üncü katına kadar ulaştığı söylenen rüşvet çamurunu temizlemektir. Bunun dışında yaptığı her iş boştur. Havanda su dövmekten ibarettir.”

Erdoğan, “Trump’la yaptıkları görüşmenin olumlu sonuçlarını önümüzdeki dönemde görüleceğini” vurguladı.

“Sanal kumar ve yasa dışı bahis meselesinin üzerine tüm kapasitemizle gideceğiz”

Erdoğan ayrıca, şu ifadelere de yer verdi:

“Daha önceki kabine toplantımızda yasa dışı sanal bahis, şans oyunları ve kumar belasıyla mücadele kararlılığımızı ifade etmiştim. İnternetin ve akıllı cep telefonlarının günlük hayatımızın vazgeçilmezleri haline gelmesiyle sanal kumar ve bahis sorunu da büyümeye başladı. Güvenlik birimlerimiz, yargı teşkilatımız ve Masak’ımız, bu konuyu bir süredir zaten mercek altına aldı. Çok sayıda insanımızı pençesine düşüren nice söndüren bu bela daha da çetrefilleşmeden kökünün kurutulması gerektiğinin bilincindeyiz.

Bugünkü Kabine Toplantı’mızda Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın riyasetinde hazırlanan ‘Kapsamlı Eylem Planı’nı gözden geçirdik. Dijital alemin kontrolsüzlüğü işimizi zorlaştırsa da sanal kumar ve yasa dışı bahis meselesinin üzerine tüm kapasitemizle gideceğiz. Siyaset üstü bir konu olarak gördüğümüz bu meselede, herkesin toplumun tüm kesimlerinin güçlü desteğini bekliyoruz.

“81 ilimizin tamamında 500 bin sosyal konut inşa etmek için düğmeye basıyoruz”

Bir diğer gündem maddemiz sosyal konut projesiydi. Çevre Bakanlığımız eliyle 81 ilimizin tamamında 500 bin sosyal konut inşa etmek için düğmeye basıyoruz. Bu projemizde de şehit ve gazilerimize, emeklilerimize, gençlerimize, üç çocuğu olan ailelerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Yine bu projemizle ilk kez kiralık konut uygulamasını TOKİ eliyle hayata geçireceğiz. Sosyal konutlarımızın bir kısmını vatandaşlarımıza uygun şartlarla kiralayacak dar gelirli ailelerimizi rahatlatacağız. 500 bin sosyal konut projemizde vatandaşlarımızın konuta ulaşımını çok daha uygun maliyetlerle kolaylaştırmış olacağız. Projemizin detaylarını önümüzdeki günlerde yapacağımız 500 bin sosyal konut tanıtım programında milletimizle paylaşacağız. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum.

“Bin hakim, savcı, yardımcısı alım sürecini başlatıyoruz”

2025 yılı için Sağlık Bakanlığımıza 37 bin yeni personel tahsis etmiş, 19 bin personel olarak alımını gerçekleştirmiştik. Şimdi 18 bin personel için daha ilana çıkıyoruz. Adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla farklı kategorilerde 20 bin personel alım sürecini geçtiğimiz günlerde başlatmıştık. Şimdi de bin hakim, savcı, yardımcısı alım sürecini başlatıyoruz.”